Online :
3
Bugün :
12
Toplam :
210562

Zaman kaybediyoruz

Ramazan ayının getirdiği manevî huzur ortamı, Bayrama doğru PKK terörü ile yok oluverdi. Bayram sevinci ülke çapında yasa dönüştü.
Yıllardır Türkiye’nin gündemini türban meselesi işgal etti. Bu konu, hâlâ da tartışılıyor. Medya ve siyasilerin yeni yeni tartışma konuları icat etmede üstlerine gelir yok. Son günlerin tartışılan konusu, mahalle baskısı ile Türkiye Malezya olur mu oldu.
Medya Türkiye’yi yıllardır bir yerlere oturtamadı. Yıllardır Türkiye bir türlü İran’a benzemedi. Bu benzetmeden canı sıkılan bir sürü pespaye adam şimdi, “Türkiye Malezya olur mu?” konusunu gündeme getirdi.
Bizdeki kadar cahil bir medya güruhu dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu topraklar üzerinde bin yılı aşkın bir zamandan beri yaşantımız var. Hiçbir zaman kendimizden başka bir topluma benzemedik, bundan sonra da benzemeyiz. İslâm’ı en saf şekliyle yaşadık ve yaşattık. Adamlar bir türlü bu gerçeği kabul edemiyor.
Sonra, toplumun fert üzerindeki baskısı, sosyolojik bir olay. Sadece Türkiye’de değil, her cemiyette toplum baskısı söz konusudur. Bu, toplumu koruyan unsurlardan biridir. Toplum baskısı günümüzde büyük ölçüde önemini kaybetmiştir. Bir kısım medya “Mahalle baskısı” münakaşası ile toplum üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.
Biz “benzer miyiz” diye korkutulduğumuz İran ve Malezya son dönemlerde kalkınmada bir hayli mesafe katetmiş. Geçenlerde Malezya’yı tanıyan birisi, bu ülkenin kalkınmasını kastederek, “Keşke Malezya olabilsek” diyordu.
Türkiye’nin bu hafta da gündemi bir hayli yoğun. Sınır ötesi operasyonu ile ilgili olarak yapılacak çalışmalarla hafta sonunda gerçekleşecek olan referandum haftaya damgasını vuracak.
Doğru, referandum meselesi aceleye getirilmemeli idi. Ama referandum olayının müsebbibi kim? Seçimlerden önce CHP aylarca meclisi kilitledi. Meclisi çalışamaz hâle getirdi. Ülkeyi bir erken seçime götürdü. Altı aylık bir zaman kaybına sebep oldu. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, çözüm yollarından birisi idi. CHP çırpındıkça batıyor. Eğer cumhurbaşkanını halk seçerse biliyorlar ki, artık bu makama CHP zihniyetinde birinin gelmesi mümkün değil. Kopardıkları cayırtının esas sebebi bu. CHP, yıllardır uyguladığı yanlış siyasetlerle, halkı ne derlerse tersini yapmaya zorladı. Aslında CHP eski ve tecrübeli bir parti. Halkı anlamalı ve yöneticileri ülkeyi germe alışkanlığından vazgeçmeli.
Türkiye geçmişte darbe ve muhtıralarla büyük zaman ve güç kaybına uğratıldı. Türkiye son yıllarda da lüzumsuz münakaşalarla zaman kaybediyor. Oysa ülkemizin birlik ve beraberlik içerisinde süratle kalkınmaya, problemleri aşmaya ihtiyacı var.
Dünyada gelişen olaylar gösteriyor ki, Türkiye dünyanın en güçlü ülkesi olmak mecburiyetinde. Ortadoğu’nun, hatta dünyanın huzuru buna bağlı.
Türkiye öyle güçlenmeli ki, kimse Türkiye’ye kafa tutamamalı, öfkesinden korkar hâle gelmelidir. Eğer Türkiye dediğimiz şekilde güçlü olmuş olsa idi o kadar ülke, sözde Ermeni soykırımına ve PKK eşkıyasına destek verebilir miydi?
Eğer güçlü olmak istiyorsak, önce şu PKK terörünün kökünü kazıyıp, ülkede birlik ve beraberliği, huzur ortamını tesis etmeli, çatlak seslere bir son vermeliyiz. Bir de lüzumsuz şeylerle meşgul olmayı bırakıp, esas Türkiye meselelerine yönelmeliyiz.
Görülen o ki, ne medya ve ne de bir kısım siyasetçi alışkanlığını terk edeceğe benzemiyor.
Yine iş millete düşüyor.

Telif Hakkı. Mehmet Ali UZ © 2007. Tüm Hakları Saklıdır.
Bilgi Rehber